6 Haziran 2015 Cumartesi

FOTOĞRAFIN PAYLAŞIMI VE İNTERNET


Hep söylerim, “Fotoğraf dışa dönüklüğün sanatıdır.” diye.
Siz hiç fotoğraf çekip de sadece kendi iç dünyasında bunu yaşayan bir fotoğrafçı gördünüz mü? Çektiğini başkalarına göstermeyen, onlarla paylaşmayan ve o fotoğrafın güzel olması ile ilgili birkaç söz duymak istemeyen bir fotoğrafçıyla karşılaştınız mı?
Bu nedenle fotoğrafçı dışa dönüktür, fotoğrafçı sosyaldir. Hiçbir sanat uğraşısında fotoğrafta olduğu kadar bu duygu üst seviyede değildir. Bu nedenle en çok fotoğrafçıların dernekleri, toplulukları, grupları vardır. En çok onlar toplu gezilere çıkarlar, toplu olarak bir arada bulunurlar, toplu olarak tartışırlar ve fotoğrafı toplu olarak paylaşırlar.
İnternetteki fotoğraf paylaşım sitelerinin çokluğunun farkında mısınız? Her gün bu sitelere bir yenisi ekleniyor. Her birinin on binleri aşan üyesi bulunuyor. Her birinde onlarca, yüzlerce fotoğraf hızla akıyor. İnsanlar bıkmadan usanmadan bu fotoğrafları izliyor, değerlendiriyor, yorumluyor ve puanlıyor. Sadece paylaşım siteleri mi? Facebook ve İnstagram gibi mecralara ne demeli? Toplumun her kesiminden, fotoğraf bilgisi olsun olmasın yediden yetmişe her kes her an çekmiş olduğu her tür fotoğrafla arzı endam ediyor bilgisayarlarımızın ekranlarına.
İnternet fotoğraftaki paylaşım duygusunu en üst seviyeye çıkarmıştır. Üstelik bu işi yaparken sınırları ortadan kaldırmıştır. Dünyanın her yerinden, her fotoğraf sever, www.ların sihirli platformlarında bir araya geliyor. Sadece fotoğrafı değil bilgisini ve deneyimini paylaşıyor.
Çok değil, daha 8-10 yıl önce bir fotoğraf yayınına ulaşabilmek için ne kadar da zorlanırdık. Bilgiye ulaşmak ne kadar da zordu… Oysa şimdi? Yaz merak ettiğin konuyu arama motorlarına, birkaç saniye sonra tüm detayları ile bu bilgilerle baş başasın. Ya sitelerin forum sayfalarına ne demeli? Yüzlerce konu başlığında yapılan tartışmalar ve fikir alışverişleri! “Falan marka makine almak istiyorum. Ne dersiniz? Neler önerirsiniz?” başlığı ile açılan forumlara anında akan onlarca bilgi ve deneyim notu.
İnternet kuşağı o nedenle ne kadar da şanslı! Ne kadar da çabuk eğitiyorlar internet sayesinde kendilerini. Sorularına gelen cevaplar ve paylaşım isteği ile dolu deneyim notları nasıl da onları bilgi ve gelişimin sonsuz dalgaları içinde yüzen keyifli teknelere dönüştürüyor.
Fotoğraf bir paylaşımdır. Paylaşılamayan fotoğrafın tadı da yoktur anlamı da… İnternet bu paylaşımı, albümlerden, kitaplardan ve galerilerden çıkarıp evrenselleştirmiştir. Dijital fotoğrafçılık ve internet. Birbirini tamamlayan, bütünleyen ve teşvik eden, teknolojinin iki kardeşi. 1826 yılında Jozeph Niepce, kurşun kalay karışımı plakanın üzerinde beliren ilk kalıcı görüntüyü 8 saatte elde etmişti. Şimdi 1/8000 enstantane hızını çoktan aşan makinelerimizin son model sensorları üzerine düşen ışık hızındaki görüntülerin, dünyadaki diğer fotoğraf severlerle buluşmasının süresi saliselerden öteye geçmiyor.
Baş döndürücü bu hız aynı zamanda büyük heyecan veriyor. Her ne kadar aynı zamanda limitleri zorlayan bu fotoğraf üretimi bir görüntü çöplüğü korkusunu da beraberinde getirse de bu heyecan üretimi arttırıyor, kaliteyi yükseltiyor ve olağanüstü görüntüler bilgisayarımızın monitörlerinden taşıp beyin kıvrımlarımızdaki yerini alıyor.
Hep derim; fotoğraf dışa dönüklüğün, sosyalliğin sanatıdır diye… Bu sosyallik ve paylaşım duygusu albümleri, sergi salonlarını, kentleri ve daha doğrusu sınırları aştı. Onlarca paylaşım sitesinde ve sosyal medyada akıp giden binlerce fotoğraf izleniyor, beğeniliyor, eleştiriliyor, yorumlanıyor. Kabul edelim ya da etmeyelim, bu kitlesel dönüşüm ister istemez fotoğraf paylaşımımızın sınırlarını zorluyor. Artık fotoğraflar dar alanda kısa paslaşmalardan öte, binlerce kişinin oluşturduğu geniş jüri kitlesinin karşısına çıkıyor ve bütün endamıyla boy gösteriyor.

Dijital fotoğrafçılık ve internet, fotoğraf anlayışımızın ufuklarını açıyor ve piksellerin kardeşliği tüm dünyayı fotoğrafın sonsuz paylaşımında hızlı ve heyecanlı bir yolculuğa çıkarıyor

Hiç yorum yok: