12 Haziran 2015 Cuma

FOTOĞRAF: SAYISIZ İHTİMALLER SANATI


“Fotoğraf bir görsel kurgu sistemidir. Özüne indiğimizde bir insanın doğru zamanda ve doğru yerde dururken görüş ufkunun bir kısmını bir çerçeveye alma meselesidir. Satranç ya da yazmak gibi fotoğraf da, verili ihtimaller arasında seçim yapmakla ilgili bir konudur. Sadece fotoğraf söz konusu olduğunda bu ihtimaller sayılı değil sonsuzdur.”

Susan Sontag’ın “Fotoğraf Üzerine” adlı kitabında John Szarkowski’den yapmış olduğu bu alıntı aslında fotoğraf üzerine çok derin ipuçları vermektedir.

Bu tanımdan yola çıkarak, fotoğrafa sonsuz ihtimaller sanatıdır da diyebiliriz. Çevremize durup baktığımızda hızla akan hayatın içinden yeri zamanı, açıyı, rengi, biçimi, estetiği seçmek sonsuz ihtimallere açık bir konudur.

Çekim anında birden çok açı vardır, ama doğru olan hangi açıdır?

Birden çok biçim vardır, hangi biçim daha çok dikkat çeker?

Birden çok renk vardır, hangi renk daha çarpıcıdır?

İfadenin ya da hareketin hangi anı çok daha belirgindir?

Hangi zaman, hangi mekân fotoğraf için daha uygundur?

Hangi ışık konumuzu daha iyi aydınlatarak daha farklı hale getirir?

Satrançta taşları sayısız ihtimallerle oynamak mümkündür. Her hamle sizi başka mecraların içine çeker. Yanlış bir hamle hiç ummadığınız bir anda mat olmanıza yol açabileceği gibi, doğru hamleler sizi unutulmaz zaferlere götürür. Sayısız hamle ihtimallerinin içinde en doğrusunu düşünüp karar vermeniz gerekir.

Fotoğraf için de öyle değil mi? Görüntüyü almanın sayısız ihtimallerinin içinden en doğrusuna karar verebiliyorsanız iyi fotoğrafı elde etmiş olursunuz. Yoksa çektiğiniz fotoğrafın o an çekilmekte olan milyonlarca sıradan ve benzer fotoğrafla hiçbir farkı kalmaz.
Mademki fotoğraf bir “Görsel kurgu sistemidir” o halde bu sistem kurgusal akış doğrultusunda içinde sayısız ihtimalleri de barındırır.

Yazmak da öyle değil mi? O da sayısız ihtimaller üzerine kuruludur. Bu durum aslında sanatı tekdüze olmaktan da çıkarır ve sonsuz seçenekler içine sokar.Eğer böyle olmasaydı yapılan işler, yazılan yazılar ve çekilen fotoğraflar birbirinin birer kopyası olmaz mıydı?

Fotoğrafı birbirinin çok benzeri olmaktan çıkaran da sayısız ihtimallere çok açık olmasıdır. Hiç kimse bir başka fotoğrafın aynısını çekemez.Hiçbir fotoğraf diğerinin benzeri değildir. Çünkü her şeyden önce fotoğrafın diğer boyutu zaman işin içine girer. O artık başka zamanda çekilmiş bir fotoğraftır. Benzediği sanılan fotoğraflarda bile küçük ayrıntılar ve nüanslar vardır. Bu durum onları farklı kılar.

Nasıl ki satrançta her kişinin kendine has sayısız hamle alternatifi varsa, her fotoğrafçının da kendine has görüntü seçme biçimi, tarzı, beğenisi ve bu doğrultuda ihtimalleri vardır. Bu ihtimallerin çokluğu da görsel ufkumuzu zenginleştirir, fotoğrafçılarda farklı akımların doğmasına yol açar.

Fotoğrafı farklı kılan beklide bu ihtimallerin sonsuzluğudur. Çünkü bu ihtimallerdeki seçicilik fotoğrafçının tarzını da oluşturur.

Fotoğrafçı; dijital dünyanın, fotoğraf dünyasını alabildiğine yaygınlaştırdığı günümüzde bakanın duygularını mat edecek görsel arayışlar içinde olmak zorundadır.

Sabırlı, araştırmacı, farklı, dikkatli ve ihtimallerle dolu bir gözlem gücü deklanşöre basma anını, sonu zaferle sonuçlanacak keyifli ve heyecan verici bir “şah” çekmeye dönüştüreceği de unutulmamalıdır.





Hiç yorum yok: